25 Haziran 2011 Cumartesi

Tek Kişilik Huzur..

Hani olur ya ağlayasın vardır dolusundur ama sebep bulamazsın patlamaya,için içine sığmaz da susarsın sadece sonra nereye dalsa, dolar gözlerin..  Heh evet işte tam ordayım şuanda. Aslında tek istediğim şuan yaşadıklarım bitsin. Sıfırdan başlıyım yada birileri bi alet icad etsin düşündüklerimi beynimden atıyım unutym, hatta en baştan başlıyım hayata. Olmaz mı? Ama dur ya herşeyi unutmym şuanda kazandığım tecrübelerim olsun yanımda bi kere kimselere güvenmiyim o zaman daha güçlü olurum. Bir insan kimselere güvenmezse hayal kırıklıklarıyla dolu bir hayat geçirmez bence. Hatta hayal de kurmıyım çünkü hayal kurarken kaptırıyomuşum ben. Olmadık yere kocaman pembe bi dünya kuruyorum kendime. İçinde neler neler oluyo o dünyanın.. Sevgiler saf yaşanıyo bildiğin peri masalını günümüze uyarlıyorum bide onlara inanıyorum..  :) Ah sena ah.  Şimdi bunları yazarken aklıma geldide biara bi hayalim vardı  “unutmaya mecbur tutulan”.Tek bir andan oluşuyordu o güne kavuşabilceğime inanırdım.. Bembeyaz bir ev ahşap tabi içide dışıda beyaz. Yerleri basınca gıcır gıcır eden tahtalar.. Sonra camın önünde ince uzun dikdörtgen bi masa masanın üzerindede bilgisayarım malum mimar olmuşum projelerimde var.. Kar yağıyo dışarda elimde kahvem dışarıyı izliyorum sokak lambasının sarı ışığı bembeyaz karları sarı rengine bürümüş, içimde uzun zamandır hayalini kurduğum huzur var sonra beyaz pufidik terliklerim beyaz pijamalarımda var telefonuma gelen bi mesajla seviniveriyorum.. İtalyaya gidip geliyorum.. Yok yok, hayal kurmamaya çalışmamam için bi alet icad edilmesi gerekmiyomuş şuan anladım. Üst üste gelen hayal kırıklıkları zaten bi daha insanın hayatına “hayal” kelimesini bile sokmuyormuş.. Şimdi tek istediğim beyaz karlı sokaklar beyaz pijamalar değil. Simsiyah bir gece birde deniz. Oturduğum banktan dalgalarını savuran denizi TEK başıma dinlemek. Kimsecikler olmasın ne beni merak eden nede merakta bıraktığım için endişelendiğim. He tamam kabul yoldan geçen arabalar olabilir ve onların birinden ince saz sesleri ağzıma takılsın kendi kendime söyliyim ne eşlik edicek birim olsun nede söylerken düşüncek birim. Hayat iki kişilikken değil de o ikinci kişiden nefret etmeye başladığın anda başlarmış. Sevgi ve nefret birbirine çok yakınmış. Sevgiye inanmadığın zamanlar nefretide bilemezmiş insan. Teşekkürler sevgili bana sevgiyide nefretide öğrettin.  Şimdi öğrendiklerim bana yeter. Artık zaman tek kişilik hayatlardan zevk almaya başlama zamanıdır ..

23 Haziran 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder